2.4.07

AURA NEDİR


AURA, Yunanca hafif meltem anlamına gelen Avra sözcüğünden gelmektedir. Aura canlı bedende bulunan, fizik bedeni saran ve onunla kaynaşan, kendi özelliklerini barındıran ve yayan enerji alanı yani ışık bedendir. Gözlemlere dayanarak araştırmacılar aurayı çeşitli katmanlara ayırmışlardır. Birbirine nüfuz eden, birbirini çevreleyen ardışışık katmanlar halindedir. Her üst katman bir alttakine göre daha ince maddeden ve daha yüksek titreşimden oluşmuştur. Araştırmacıların pek çoğu üç ila dokuz kat aura katmanından bahsederler fakat en yaygin olarak Fiziksel bedenden sonra gelen katmanlar sırasıyla Eterik, Duygusal, Fiziksel ve Ruhsal Bedenlerdir. Her aura katmanı kendine has fakat birbirleri ile bağlantılı titreşimler yayar ve farklı fonksiyonlar sergilerler. İnsanın aura alanı genişledikçe üst düzeyde bir farkındalık oluşturmaktadı r, aura genişletmek üzerinde çalışılmaya değer bir konudur. Bilim adamları, fiziksel auramızın var olduğunu kabul ederler. Bu bedeni çevreleyen fiziksel olaylar ve enerji alanıdır. İnsanlar çevrelerine göre genellikle daha sıcak olduklarından, hepimizin bedenimize yakın hava akımları yaratan termal eğilimlerimiz vardır. Ayrıca çevremizde elektrostatik ve elektrik iyon akımları da bulunur, çünkü bedenimizden kızılötesi enerji yayılır. Düşük seviyede elektromanyetik radyasyon (radyo dalgaları) ve alçak frekanslı radyasyon da yayarız.Bunlunla birlikte auranın renkleri de vardır, renk ve ışıktan oluşmuştur. Bunu ilk kez 1666 yılında Isaac Newton güneş ışığını cam bir prizmadan geçirerek göstermiş ve bir gökkuşağı manzarası sergilemiştir. Sonra bu renkleri ikinci bir prizmadan geçirerek yine berrak beyaz ışık elde etmiştir. Beyaz rengin bu yedi tayf rengini kapsadığını ispatlamıştır. Aura, bulunduğu atmosferdeki beyaz ışığı çekerek, renklere ayrıştırıp insan bedeninde varolan güç merkezlerine iletmektedir. Bu güç (enerji) merkezleri çarka adıyla bilinmektedir. Ayrıca aura insan ruhunun, aklının gelişmesiyle ilgili olarak değişik renklerin sahibidir. O anda ki fizik, ruh durumumuz da auramızın renk ve netliğini etkilemektedir.


4 temel enerji bedeni


Her insan üzerinde ruhsal, zihinsel, duygusal ve eterik olmak üzere dört temel aura katmanı mevcuttur.

Eterik Aura; Fiziksel bedenden yaklaşık 20 cm . uzaklığındadır ve şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer ve hayat enerjisini solar plexus çakrası yoluyla güneşten, ve kök çakra yoluyla dünyadan alır. Bu enerjiyi depolayarak, çakralar ve kozmik enerji taşıyan 350.000 görünmeyen enerji odaklarına dağıtır; bunlar da bu enerji ile sürekli olarak fiziksel beden de akan enerji şebekesini besler.
Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi çakralardan ve deri gözeneklerinden dışarıya verir. Gözeneklerden çıkan enerji 5- 20 cm kadar uzakta durur ve auranın bir parçası olan eterik katmanı oluşturur. Bu ışınlar fizik bedeni koruyucu bir tabaka gibi kuşatır. Hastalık yapıcı mikropların ve zararlı maddelerin bedene girmesini engeller ve aynı anda çevreye sürekli bir yaşam enerjisi yayar. Bedenin doğal ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan bir yaşam tarzı (stres, sağlıksız beslenme, aşırı alkol, nikotin ve ilaç kullanımı) ile birlikte olumsuz düşünceler ve duygular da eterik yaşam gücünü harcayıp enerji yayılımının kuvvetini ve yoğunluğunu azaltır. Böylece aura da bir takım zayıf bölgeler oluşur. Aura görebilen biri auradaki bu hastalık yapıcı mikropların bedene girmesine neden olan gedikler ve çatlakları görebilir. Ayrıca, yaşam enerjisi bu çatlaklardan dışarı sızabilir. Bu yüzden eterik beden sağlık aurası olarak da bilinir ve hastalıklar daha ortaya çıkmadan yapılan bir eterik beden taramasında teşhis ve tedavi edilebilirler. Organizmanın yeterli enerji ihtiyacı karşılanmışsa, eterik beden, aşırı enerjiyi çakralardan ve deri gözeneklerinden geri verir. Gözeneklerden çıkan enerji akımı, bedenden 5 cm . kadar uzakta durarak eterik aurayı oluşturur. Bu enerji tabakası, fizik bedeni koruyucu bir kalkan gibi sararak, hastalık oluşturan zararlı microorganizmaları n fizik bedene ulaşmasına engel olurlar. Bu doğal kalkan sayesinde hastalıklardan korunuruz. Ama neden hasta oluyoruz dersek; sebep içimizdedir. Sağlıksız beslenme, zararlı madde kullanımı ve stres gibi olumsuz düşünceler ve duygular, bedenimizi saran eterik yaşam gücünü harcarlar ve zayıflatırlar. Bu şekilde oluşan negatif enerji akımlar zararlı mikroorganizmaları n bedenimize girmesine sebep olur. Kısacası hastalıklar fizik bedende oluşmadan önce eterik bedenimizde ortaya çıkar. Hastalıkları bu düzlemde tedavi edebilirsek, fizik bedenimiz rahatsızlanmadan hastalıklardan kurtuluruz. Pozitif telkinlerle bedenimizin sağlığını düzeltebiliriz. Eterik bedenin diğer bir önemli görevi ise; diğer yüksek enerji bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu yolla fiziksel duygularımızla aldığımız bilgileri, astral ve zihinsel bedenlere iletir ve aynı anda yüksek bedenlerden fizik bedene enerji ve bilgi aktarılır. Eterik beden zayıflamışsa bu bağlantıyı kurmada başarısız olacaktır. Eterik bedenimizi güçlendirmek için çeşitli terapi şekilleri uygulama gerekir. Bu terapileri çakralar bölümünde görebilirsiniz.


Duygusal (Mental-Astral) Aura; Yarıçapı yaklaşık 2.43 m .dir. Bu tabaka insanın, hislerini, duygularını ve karakterini taşır. Duygularda ki değişiklik bu tabaka aracılığı ile diğer katmanlara ulaşır. Duygusal sağlığı yerinde olan bir insanda bu tabaka parlak ve canlı bir renkte görünür. Duygusal beden, anlık tüm duyguları yönetir, dünya görüşümüzü ve gerçeklik algılarımızı şekillendirir. Duygulardaki her değişiklik astral beden tarafından auraya yayılır. Bu ilk önce çakralardan daha sonra gözeneklerden geçer. Duygusal aura sürekli hareket halindedir ve tüm anlık duyguları yansıtır. Korkuları, öfkeleri, yalnızlık ve terkedilmişlik duygularını bu beden biriktirip toplar, bir nevi bilinçaltı görevi görür. Dolayısıyla bu tabakadan yayılan titreşimler bilinçsiz mesajlarımızdır. Bu noktada karşılıklı çekim ortaya çıkar. Çevremizdeki kendimize çektiğimiz insanlar bu tabaka ile çektiklerimizdir. Bu nedenle korktuğumuz olaylarla ve görüşmek istemediğimiz kişilerle karşılaşıyoruz. Kişi içinde karasız korkular taşıyorsa, bu korkuyu destekleyen korkuları kendine çekecektir, kişi içinde saldırganlık taşıyorsa, tekrar tekrar öfkelerini su üstüne çıkaracak olaylarla karılaşır. Bu bedenin görevi bize aynalık yaparak kim olduğumuzu bize göstermektir. Sonuç olara bir kişi bilinçli bir şekilde ne kadar çok sevgi ve başarı için çabalarsa çabalasın, bilinçsizce yarattığı öfke, nefret, kıskançlık duygularının yarattığı frekanslar yüzünden asla amacına ulaşamamaktadır. Bu sebeple kendimizi kurban gibi görmekten ve başımıza gelen olaylarda başkalarını suçlamaktan vaz geçmeliyiz. Bu şekilde düşündüğümüz ve davrandığımız sürece negatif enerji üretmeye ve istemediğimiz tür olayları kendimize çekmeye devam edeceğiz. Anlamalıyız ki kaderimiz büyük ölçüde kendi elimizde, kendimizi değiştirerek yaşantımızı değiştirebiliriz. Yüksek benlik yaşananları “iyi” ya da “kötü” diye adlandırmaz. Bizi ilahi kaynaktan ayıran ve acı çekmemize yol açan duygu ve eylemlerin hangileri olduğunu anlamak için, sırf bunun için bazı tecrübelerden geçtiğimizi bize gösterir. Doğal dengenin evrensel yasalarını kavramamıza yardım eder. Bu davranışla, yüksek benlik “emirleri dinleyerek” en yüksek enerji bedenlerindeki ruhsal enerjilerin tüm varlığımıza yayılmasını sağlar. Ruhsal bedenin titreşimleriyle astral bedeninkiler birleştiğinde, astral beden titreşerek düşük frekanslı olumsuz deneyimlerden kurtulur. Böylece bu deneyimlerle ilgili duygusal hafızayı ortadan kaldırarak kişi ve olayları çok rahatlıkla affetmemizi sağlar. Böylece bedendeki olumsuz kalıplar kırılarak yerini sevgi ve neşe dolu kalıplara bırakır. En yüksek frekans dereceleriyle titreşen atsal beden, arzu edilen her şeyin gerçekleşmesini sağlayan mucizevi bir yetenek kazanır.


Zihinsel(Etkin) Beden; Düşüncelerimizin, yorumlarımızın, akılcı ve sezgisel algılarımızın hepsini zihinsel beden doğurur. Titreşimleri eterik ve astral bedeninkinden daha yüksek ve yapısı daha az yoğundur. Şekli ovaldir ve kişi daha yüksek düzlemlere çıkınca hacmi, astral beden ve duygusal auranın birleşimi kadar yer kaplayan bir noktaya yükselebilir. Zihinsel bedenin aura yayılımı birkaç metreye kadar uzayabilir. Zihinsel olarak az gelişmiş bir insanın zihinsel bedeni sütlü beyaz bir görünümdedir. Belli belirsiz olan renkler ise mat ve geçirimsizdir. Bir insanın düşünceleri ne kadar canlıysa ve farkındalığı ne kadar yüksekse ışıyan renkleri de o kadar canlı ve yoğundur. Bilgiler fizik beden be duygularla zihinsel bedene aktarılır. Oradan da eterik beden yoluyla astral bedene iletilir. Astral beden alınan bilgileri duygulara çevirerek zihinsel bedene gönderir. Zihinsel bedende de bu duygular düşüncelere dönüşür. Astral beden ve çözümlenmemiş duygusal kalıplar, bilgiyi çarptırarak yanlı düşünceler oluşturur. Yani akılcı zihin aslında hiçbir zaman yansız ve nötr olamaz. Zihinsel bedenin asli görevi, ruhsal beden düzleminden çıkarak ve akılcı zihinle bütünleşerek evrensel gerçeği yakalamaktır. Üçüncü göz çakrası ve taç çakrası arasındaki bağlantı yoluya zihinsel bedenin yüksek derecelerine ulaşılabilir. Zihinsel beden bir kez geliştikten sonra, ruhsal bedenin aynası olur ve kişi yüksek benliğini idrak eder.


Ruhsal (Spiritüel) Aura; Yarıçapı ortalama 4.5- 5.5 m . genişliğindedir. En yüksek frekansa sahip bedendir. Bu bedenin yayılım alanı geniştir. Enerjiyi insanın üst benliğinden alır, bu yüzden oradan gelen enerji saftır. Bu enerjiyi kullanabilmek de yeterince temizlenip düzelmiş çakralar sayesinde olur. Ruhsal Alan; Tanrısal yanımızla bağlantımızı, ruhsal beden aracılığıyla yaparız. Ruhsal Aura, Kİ'nin en yüksek derecede frekanslarını içinde barındırmaktadı r. Farklı enerjiler çok daha değişime uğrayarak eterik alan enerjisine dönüşür. Bu enerji ise fizik bedenden gelen enerjiye dahil olmak üzere eterik alan aurası sınırları dahilinde korunmaktadır. Fizik bedenin en uzağında yer alan auraya ruhsal aura denir. Var oluşumuzun kaynağını, hedefini ve yaşamamızın amacını yalnızla ruhsal beden yoluyla tanıyabiliriz. Kendimizi onun titreşimlerine açtığımızda, yaşamımız tamamen yeni bir nitelikle zenginleşecektir. Şifacılar ilk önce eterik aura ile ilgilenerek işe başlarlar. Çünkü hastalıklar gerek eterik beden üzerinde, gerekse fiziksel beden üzerinde yer almış olsun, o süptil enerji sistemini bozarak; sağlıklı olan frekansları, sağlıksız olan frekanslara dönüştürmektedir. Frekans üzerinde gerçekleşen bu değişim, hasta olan kişinin eterik alan aurasında renk değişimi meydana getirmektedir. Bu renk şifacının görmek istediğidir. Gözlenen renkler neticesinde teşhisini gerçekleştirmektedir. Auranın renkleri, hastalığın oluşumunu, ağırlık derecesini fark ettirerek hasta olan kişinin sağlığını ve dengesini tekrardan kazanabilmesi için ihtiyacı olan enerjinin türünü saptamaktadır. Sonra da şifacı olan kişi, ihtiyaç duyulan şifa enerjisini hasta olan kişiye uygun olan renk kanalıyla projekte etmektedir. İnsanın görebildiği aura eterik auradır. Bu değişik renklerde görülebilir. Renkler fiziksel ve mental duruma göre değişebilir. İngiliz renk topluluğu aura'da 4700'den fazla renk olduğunu saptamıştır. Aura ayrıca bitkilerde, hayvanlarda ve taşlarda da mevcuttur. Bu enerji sisi, bulutu genelde üçüncü göz denilen duru görü yeteneği açık olan kişilerce görülebilmektedir. Semyon Kirlian adlı Rus deneycisi tarafından yapılan fotoğraf makinesi kanalıyla da bilimsel olarak gerçekliği kanıtlanmıştır. Sonraları bu sistemin ismi Kirlian fotoğraf tekniği olarak da literatürde kendine yer edinmeyi başarmıştır. Reiki ile Aura direkt ilgilidir. Reiki aurayı düzene koyar. Her Reiki uygulamasından önce ve sonra aura düzeltme yapılır. Bu geleneksel Reiki'nin bir parçasıdır. Aura düzenleme, baştan başlayıp üç kez ayağa kadar bedenin 20 cm .üzerinden geçilerek yapılır. Hasta olan kişinin aurasını görmenin üç temel yolu mevcuttur; şifacı olan kişinin aura görme yeteneğini geliştirebilmesi yoluyla kazanılan aura görme, aurayı avuçlarında hissedebilme, aurayı duru görü yoluyla görme şeklindedir . Duygusal beden titreşimlerimizi ruhsal bedenimiz aracılığı ile aldığımız enerjiler ile birleştirebilir isek olumsuz duyguları temizlemede yardım alabiliriz. Reiki uyumlaması alarak duygusal bedeni arındırabiliriz, hissettiğimiz olumsuz duygular olumsuz olaylar yaşamamıza neden oluşturabilir. Temizlenmemiş duygular ve tıkanıklıklar zihinsel bedende değişmeyen kati yargılar oluşturabilir. Sağlıklı düşünce yapısından sapmamız ise yaşamımızı, zihinsel ve fiziksel etkinliklerimizi olumsuz etkileyebilir. Fiziksel, zihinsel ve duygusal dengemizi sağlayarak olumlu bir yasam için adım atmış oluruz. Ruhsal beden, evrenden aldığı enerjiler ile beslenen ve bilincimiz arttıkça oval hali yuvarlaklaşarak daireye dönüşen bedenimizdir. Bazı insanların yanında huzurlu olmamız ve pozitif enerji hissetmemizin nedeni o kişilerin gelişmiş ruhsal bedenlerinden kaynaklanır. Çakralar bölümünde Çakralarımızın işleyişini incelerseniz bu bütünleşik sistem içerisinde sorunlarımızın başlangıç noktalarını tespit edebilir ve Reiki yardımı ile bütünsel şifa çalışmaları yapabilirsiniz.


AURA GÖRMEK


Eterik alan aurasının fiziki olarak görülmesi için araştırmacılar dört şartın yerine getirilmesinin gerekliliğini savunmaktadırlar.

Bunlar;

*Gözlemci kişinin alfa - teta dalgaları seviyesinde bulunması, *

Anahata (Kalp) Chakrasının açık olması,

*Odanın veya ortamın karartılmış olması, aurasına bakılacak kişinin koyu renk bir fonun önünde oturması,

*Gözlemcinin kendini asla zorlamadan, gözlerini odaklamadan bakması şeklinde belirtilmektedir.


Auranın en çabuk olarak görüldüğü bölgeler başın, ellerin ve ayakların çevresidir. Aslında herkes aura görebilir. Kimi insanlar gerçekten gözleri açık olarak aurayı görmektedir, kimi insanlar ise gözlerini kapatarak hissederler. Aura genelde hastalıkların belirlenmesinde kullanılır. Çünkü aurada bulunmayan ya da silik olan renkler hasta olan kişinin ihtiyacı olan renklerdir. Böylelikle de hangi chakranın ne renge ihtiyaç duyduğu kolaylıkla belirlenir.


Kendi auranızı görmekle işe başlayabilirsiniz bunun yolu ise; loş bir ortamda ayna karşısına geçerek rahat bir pozisyonda durarak kendinizi sıkmadan (kendinizi sıkmak enerjinizi düşüreceğinden kendinizi yormamalısınız) gözlerinizi kısık tutarak aynı bölgeye odaklanın aynı noktaya bakabildiğiniz kadar odaklanıp bakın. Belli bir süre aşımından sonra aura renklerini görebilirsiniz. En belirgin bölgeler başınızın üzeri, el ve ayak bölgelerinizde olacaktır.


Başka birisinin aurasını görmek için ise yapmanız gereken uygulama; görmek istediğiniz kişiden beş - altı adım kadar aralıklı durun ve yüz yüze bakın. Daha sonra kendi elinizi sürtme şeklinde ısıtın ve karşınızdaki kişinin de aynı şeyi yapmasını isteyin, gözlerinizi kapatarak ellerinizi avuç içleriniz birbirine bakacak halde havada karşılıklı gelecek şekilde değmeden tutun ve akan enerjiyi top kitlesi oluşturacak şekilde hissederek tutun. Bu enerjiyi karşınızdaki kişiye uzatarak gönderin, o kişiden de size akan enerjiyi hissedin, ellerinizi karşılıklı dokunma şeklinde birleştirin, daha sonra ellerinizi çekin ve enerjinin yoğun olduğu parmak uçlarınızdan enerji alış verişi yapın. Şimdi karşınızdaki kişi ellerini yere doğru yavaşça indirebilir. Elinizi karşınızdaki kişinin başı üzerine uzatarak enerji ısısını hissedin artık aurasını görebilirsiniz.


Grup olarak aura görmek içim aynı işlemi otuzar santimetre aralıkla daire oluşturacak şekilde oturup yapabilirsiniz.


AURA RENKLERİ


Auranın taban renkleri gökkuşağının renklerini içerir ancak aurada gökkuşağına ait olmayan renkler de vardır.

KIRMIZI :

Potansiyel:Liderlik

Bu güçlü bir renktir.İnsana güçlü bir ego ve başarılı olmak için güçlü bir arzu verir. Pozitif hallerinde taban rengi kırmızı olan kişiler başkalarına esin verecek enerji, karizma ve dürtülere sahip oldukları için genellikle sorumluluk isteyen, liderlik konumlarına otururlar. Sevgi dolu ve sıcak kalpli olurlar ayrıca fiziksel olarak da güçlüdürler. Negatif hallerinde ise asilik, hırçınlık, isyankarlık, öfkeli tutum, kötü niyetlilik, yıkıcı tavırlar hatta nefrete kadar varan özellikleri taşırlar. Fakat kırmızı renk çok koyu tonda ise asil davranışlardan yoksunluk, egoistliğin göstergesidir. Koyu kırmızı renk aynı anda ihtirasında işaretçisidir. Sisli bir görünüm alırsa ihtiras titreşiminin kirli ve sağlık dışı olduğu manasına gelmektedir. Özünde kahverengi ton bulunan kırmızı renk korkunun; kahverengi ton koyulaşarak siyaha döndüğündeyse negatif titreşimli niyetin habercisidir. Kırmızı rengin içerisinde hafif sarımsı tonda bir renk olması halinde istem dışı duygu ve istekleri sergilemektedir. Açık kırmızı renk sinirli bir yapıyı simgeler. Parlak, berrak kırmızı renk tonu ise canlı enerjiyi, eli açıklığı, fizik sağlığı da belirtir. Parlak, gül rengi tonu ise evlat sevgisini, yuva sevgisini simgelerken, kırmızının pembemsi tonu ise, mutluluk, huzur, yumuşak yürekliğin habercisidir.


TURUNCU :

Potansiyel: Uyum ve İşbirliği

Turuncu şefkatli bir renktir. Genellikle sezgileri güçlü, dokunmayı seven ve anlaşılması kolay insanların rengidir.Bu kişilerin yanında başkaları kendilerini rahat hisseder. Düşünceli, pratik ve ayakları yere basan kişilerdir. Bu renk en berrak tonda bulunduğu zaman taşkın güç potansiyelini ve canlılığı göstermektedir. Turuncunun olumsuz konumu kırmızı tonlarına kaçtığı zamandır ve ben-merkezcilik, egonun habercisidir. Tembellik ve “hiç umurumda değil” tavrının yansımasıdır.


SARI:

Potansiyel: Yaratıcılık ve zihinsel parlaklık.

Taban rengi sarı olan kişiler heyecanlı, değişken ve heveslidirler. Hızlı düşünürler, başkalarını eğlendirmeyi ve eğlenmeyi severler. Sosyaldirler ve uzun uzun sohbet etmeyi severler. Her türlü konuda konuşabilirler. Parlaklaşıp altın rengi tonuna doğru değişim gösterdiğinde zekada yükselme, ruhsallık aracılığıyla gerçeklenen arınmayı göstericidir. Sisli veya çamurlu gibi olan sarı renk ise cin düşüncelere sahip olmayı, kurnazlığı, açgözlülüğü ve ben merkezci egoistliği gösterir. Bu olumsuz durumda utangaçlığı ve yalan söyleme eğilimini de ortaya çıkarır.


YEŞİL :

Potansiyel: Şifa

Dengeselliğin rengi olan yeşil aynı anda kalbin de yansıtıcı rengidir. Zümrüt renginin tonlarına büründüğünde şifayı temsil eder. Eğer birinin aurasında zümrüt yeşili rengi çokça bulunuyorsa, o kişinin şifa yeteneğine sahip olduğunu ve şifa sanatıyla alakalı olduğunun habercisidir veya o alan üzerinde uygulamalar yaptığının belirtisidir. Işık tayfının merkezi rengi olan yeşil bir insanın aurasında görüldüğü takdirde ahenk, denge, uyum, esnek davranışların göstergesidir. Yeşilin tüm açık tonları uyumlu olmayı, barışçı yapıyı, yakın alakayı ifade eder, genellikle anlaşması çok kolay insanlardır ama gerekli olduğu zaman son derece inatçı olabilirler. Negatif anlamda ise aşırı bencilliğin, tam bir egoistliğin göstergesidir. Fakat yeşil renk çamurlu veya sisli gibi gözüküyorsa, o kişide üç kağıtçılığı ve açgözlülüğü sergilerken; kahverengimsi bir tona döndüğünde ise kıskanç davranışların habercisidir. Bu negatif çizgiler kişinin katı ve olaylara karşı esneklik olmamasının nedenidir.


MAVİ :

Potansiyel: Değişkenlik

Bu kişiler genellikle pozitif ve hevesli oldukları için mavi taban rengi olarak harika bir renktir. Bu rengi taşıyan kişilerin auraları geniş ve parlaktır. Herkes gibi iniş ve çıkışları çok olmasına rağmen zorlukları kolaylıkla aşarlar. Yürekleri her zaman genç kalır. Samimi ve dürüst olup akıllarındakini söylerler. Oldukça eski zamanlardan itibaren dini duygu ve sezgisel anlayışın sembolü olarak kabul gören mavi rengi en yüksek seviyede Üçüncü Gözle, yaratıcılık, ilham ve zekanın daha yüksek formsal titreşimi ile ilişkilidir. Mavi renk şifacının ilk görebildiği renklerden biridir.


ÇİVİT MAVİSİ

Potansiyel: Başkalarına karşı sorumluluk

Aurada mavi, çivit mavi tonda renge doğru koyulaştıkça sadık bir kişiliğe, dini inançları olan birinin karşımızda olduğunu haber verir.Sıcak, şifa veren ve doyurucu bir renktir. Taban rengi çivit mavisi olan kişiler genellikle insanı yardım konularıyla ilgilenirler. Başkalarına yardım etmekten ve sevdiklerini çevrelerinde görmekten hoşlanılırlar. Sevdikleriyle beraber çok mutludurlar. Hayır demeyi başaramazlar ve bu yüzden de çok istismar edilirler. İşlere başlama konusunda çok iyidirler ve heveslidirler ancak bitirmeleri aynı azimle gerçekleşmez. İçerisinde kahverengi tonları veya siyah tonlarına yakın renkleri barındıran mavi rengin negatif tarafıyla dini duygularda, ruhsallığın karanlık yönlerine doğru bir sapmanın belirtisidir.


MENEKŞE MORU :

Potansiyel: Tinsel ve Entelektüel gelişme

Kırmızı rengin ve mavi rengin karışımlarının oluşturduğu mor menekşe rengi çok yüce ruhani hedefleri ve ruhsal gücü simgelemektedir. Ruhsal tekamül yolunda çok ilerlemiş birinin aurasında menekşe rengi ağırlıklı olarak görülür. Taban Rengi menekşe moru olan kişiler yaşamları boyunca tinselliklerini geliştirirler. Öğrenmeye ve bilgelikleri arttıkça auraları da genişler ve parlar.O hep asil bir kişilik yapısını, kraliyet rengini temsil ettiği gibi, aura üzerinde bir yalıtıcı ve arıtıcı olarak da işlev yapar. Ortak bir renk olmadığı için her aurada gözükmeyebilir. O yüksek alemlerden yansıma yapan bir renktir, sadece spiritüel üstatlarda görülmektedir. Eflatun tonuna doğru kaçtığında yüksek ruhsallığı ve canlılığı, leylak rengi tonuna doğru derinleştikçe de şefkati ve özverili bir kişiliği simgeler. Üstadın tekamülü esnasında pozitife doğru ilerleme oldukça da oradan yayılarak ışık aracılığıyla bütün aurayı doldurarak, kendini hissettirir. Bu rengin negatif çizgisi başkalarına itici gelen bir üstünlük taslama olarak ortaya çıkabilir.


KAHVERENGİ :

Potansiyel: Sağlık sorunları

Renk çarkı içerisinde yer almayan, fakat tüm renklerin karışımından oluşan bir renktir. Bazı kişilere göre ona işadamlarının rengi de denilmektedir. Lakin genelde fiziksel hastalıkları algılattıran bir renk olduğu için aurada görülmesinde olumsuz etkileri hissedilebilir. Şifacıların çoğu kahverengi renk ile negatif beşeri özellikler arasında bağlantı kurmaktadır. Bu renk gözüktüğünde cimriselliği, açgözlülüğü ve alt düzeydeki maddi içgüdüleri simgeler. Bir şekilde titreşimsel etkileri en üst seviyeye ulaşır. Bu da altuni kahverengi tonda olduğu zamandır ve o zaman çalışkan, organize ve yöntemli bir karakteri simgelemektedir.


SİYAH :

Potansiyel: Yaşamı reddetme

Her cins seviyede karanlığın habercisi olan siyah aynı anda ışığın yokluğu anlamına da demektir. Tek istisna hali ise fizik bedenle eterik beden arasında dar bir bant şeklinde görüldüğündeki halidir. Buna fiziksel aura demekteyiz. Bu, aurayı doldurduğunda yaşamı, yaşamın kendisini yadırgamak hatta reddetmek manasın gelmektedir. Başka bir şekilde aura içinde çizgiler halinde gözüktüğünde pozitif yönleri öldürür.


GRİ-GÜMÜŞ :

Potansiyel: Sıradanlık

Gri-Gümüş aurada pek rastlanan bir taban rengi değildir. Bu kişilerin hayal güçleri kuvvetli olup büyük fikirlerle doludurlar ama ne yazık ki bunları hayata geçiremezler. Yeterli motivasyonları yoktur.Bu renk ise durgunluğu, donukluğu, alışılagelmiş bir karakteri sergileyen bir renktir denilebilir. Fiziki seviyede de donukluğu, durgunluğu belirttiği gibi, pek çok zaman hastalıklarla beraber gözüken insanın canlılıktan yoksunluğunu da simgelemektedir. Koyu ve kurşuni tonlarda hale gelmesi ise korkulara, karmaşalara hatta hastalık derecesine varan karamsarlığa habercidir. Bu renk aura içerisinde gözüktüğünde ise, güven eksikliğini hatta beraberinde aldatıcı kişiliği simgelemektedir. Ancak bir kez motive olma şansını yakalarlarsa, bu kişilerdeki gelişmeler sevinç verici başarılar haline dönüşebilir.


ALTIN :

Potansiyel: Sınırsız

Bu taban rengi açısından en güçlü renktir. İnsanlara geniş boyutlu projeleri ve kafalarına koydukları her şeyi gerçekleştirme gücü verir. Karizmatik, çok çalışkan, sabırlı ve kendilerine amaç belirleyen kimselerdir. Yaşamda en büyük başarılarını geç kazanırlar.


PEMBE:

Potansiyel: Finansal ve maddi başarı

Bu narin görünümlü renk inatçı ve kararlı insanların auralarının taban rengidir. Bu kişilerin çıtaları yüksektir ve sarsılmaz bir karalılıkla amaçlarının peşinden giderler. Güç ve sorumluluk gerektiren mevkilere gelmeleri rastlantı değildir. Aslında derinliklerinde alçakgönüllü, sakin, sevgi dolu, nazik, ve şefkatli bir kimlik barındırırlar. Sevdikleri çevresinde olduğu zaman çok mutlu olurlar.


BRONZ:

Potansiyel: İnsancıllık

Bu sonbahar renkli taban rengi, neredeyse paslı olan görünümüyle çok çekicidir. Taban rengi bronz olanlar başkalarına özen gösteren, insancıl ve yardımsever insanlardır. Yumuşak kalpli ve cömerttirler. Hayır demeyi bilemezler ve istismara çok uğrarlar.


BEYAZ :

Potansiyel: Aydınlanma ve esin Beyaz saflığın rengidir ve taban rengi olarak çok az görülür. Tüm renkler beyazdan geldiği için diğer anlamda ışığın rengidir. Bu kişilerin egoları neredeyse yok gibidir.Kendilerind en çok başkalarının iyiliği için çalışırlar. Ruhsal anlamda ise mükemmeliyet, birliğe ve bütünlüğe ulaşmanın, aydınlanmış erdem sahibi varlıkların kendisini anlatma şekli beyaz rengin ortaya çıkması neticesinde olmaktadır.