REİKİ ÖĞRETİLERİ
Hayat ne kadar zor değil mi?
İş yerinde canımızı sıkan bir müdürümüz var. Sevgilimiz bugün aramadı. Kredi kartının ödemesi geldi ama cepte para yok. Çocukların okulundan kitap listesi gelmiş, alınacak. Akşama yemek yok. Vitrindeki çizmeler çok güzel ama çok pahalıydı. Bu tatile çıkamayacağımız üçüncü yılımız. Kayınvalideler bu hafta sonu da gelecekmiş. Yan komşu yeni bir araba almış, tam da kapının önüne park etmiş. …vs.vs
Yaşamın içindeki tüm sıkıntıların en ağırını biz taşıyoruz diye düşünüyoruz. Ta ki, ölümcül bir hastalığa yakalanmış birini duyana, bir trafik kazası seyredene, depremde evi yıkılanları hatırlayana kadar bu düşünceyi taşıyor, sonra kısa bir süre için durumumuza şükrediyoruz ama dedim ya, sadece kısa bir süre.. Sonra yeniden dünyanın en ağır yükünü taşıyan hamalın yine kendimiz olduğuna karar veriyoruz. Bu böyle sürüp gidiyor. Kısır döngü dedikleri tam da bu işte..
Kişisel gelişim kitaplarında okuduğum “anı yaşa”, “mutlu ol”, “dün ve yarın yok, zaman bir illüzyon”, “mutluğu dışta aramayın içte arayın” “iste zengin ol”, “çalışmana gerek yok, niyet et olsun”…. cümleleri, her ne kadar çok çekici gelse de gerçeklikten uzak geliyordu çünkü hiçbir kitapta tam olarak ne yapacağımı anlatan bir cümleye denk gelemiyordum. İstediklerimin olması bir yana, hep istemediklerimi deneyimliyordum. Yarına ödenecek bir sürü faturam varken, çatım akıyorken, nasıl olacaktı da ben mutlu olacaktım bunu bir türlü anlayamıyor, anladığımı sandıklarımı da uygulayamıyordum.
Ne zaman ki Reiki ile tanıştım ve eğitim sürecim başladı, işte o zaman söylenenlerin ne demek olduğunu kavramaya başladım.
Reiki’nin fiziksel sağlığımız üzerindeki etkilerinden belki de çok daha önemli olduğu içsel huzuru sağlayacak öğretileri, kafamda oluşan yüzlerce soru işaretini ortadan kaldırmaya yetmişti.
Özellikle bugün için öfkelenme
Özellikle bugün için endişelenme
Evrenin sonsuz bereketi için şükret
Ekmeğini dürüstçe çalışarak kazan
Komşularına karşı dostça davran
Her şey bu beş cümlede saklıydı işte. Yaşamın sırrı, mutluluğun reçetesi, mucizelerin başladığı nokta…hepsi bu kadar basitti.
Özellikle bugün için öfkelenme.
Gün içerisinde nelere öfkelendiğimi yazdım önce. Okuduklarım; aslında ne kadar basit şeylere öfkelendiğimi, enerjimi nasıl negatife çevirdiğimi anlatan, gelip geçici şeylerdi. Önyargılarım çoktu. Edinilmiş kalıplarım vardı. Empati yeteneğim gelişmemişti. Bir anda parlıyordum, sonra sabun köpüğü misali sönüyordu öfkem ama arada kırıcı olduğum kadar kırılıyordum da.. Bunu fark ettiğim anda, öfkemi nasıl kontrol edebileceğimi düşündüm. Nefes almak, aklıma ilk geleni söylememek, empati kurmak, sesimi yükseltmeden konuşmayı denemek.. Sadece bunlar bile tartışmaları çıkarmaya yetmişti hayatımdan.
Özellikle bugün için endişelenme.
Gün doğmadan neler doğar, gelin ata binmiş ya nasip demiş, Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler…biz atasözleri çok olan bir toplumun fertleri olsak da yine de değerlerimizi göz ardı ediyoruz. Son ana kadar her şeyin değişebileceği ihtimali varken, zamansız endişeler için hayatımızı karartmamızın anlamsızlığını fark ettim. Örneğin, bir yere gideceksem gidemeyebiliyordum, 2 hafta sonraki bir ödeme için derin düşüncelere dalarken hiç ummadığım bir yerden para gelebiliyordu. Olumlu ya da olumsuz gibi görünen, ama en önemlisi benim kontrolümde olmayan şeyler yaşamın içinde sık sık karşıma çıkıyordu. Bu yüzden de ne sıkıntılarım ne de hayallerim konusunda çok fazla ısrarcı düşünceler üretmemeye başladım. İşe yaradı.
Evrenin sonsuz bereketi için şükret.
Beni en çok etkileyen ve yaşamımı değiştiren madde bu oldu. Tanrı’yla yaptığım konuşmaların neredeyse büyük çoğunluğunun hep sahip olmak istediklerimle ilgili olduğunu anladım. Oysa zaten bir sürü şeyim vardı. Ailem, arkadaşlarım, sağlığım, organlarım, yiyeceğim, sevgilim, param, kitaplarım, giysilerim, zıtlıkları anlamam için problemlerim..
Bunların birinden bile yoksun olanların varlığını fark ettiğimde, utanç duydum kendimden. Bu kendimle ilgili yaşadığım en zorlu yüzleşmelerden biriydi sahiden de.
O andan itibaren her sabah uyandığım için ve benimle olan her şey için şükrettim. Hala da ediyorum.
Ekmeğini dürüstçe çalışarak kazan.
Bu en kolay olanıydı. Çünkü zaten haram yememeyi, çalmamayı, dolandırmamayı öğreten bir aileden geliyordum. Boğazımdan geçen her lokma emeğimle kazanılıyordu.
Komşularına karşı dostça davran.
Buradaki komşular bana göre, yaşamımın içindeki herkesi kapsıyordu ve benim için yine kolay bir maddeydi. Büyük kırgınlıklarım, kavgalarım yoktu zaten, öfkemi kontrol etmeyi becerdiğim andan itibaren tüm ilişkilerim çok daha verimli ve sağlam temelli ilerlemeye devam etti.
Bu maddeler sayesinde, yaşamda küçük görünen ama aslında farkındalığı çok arttıran ve değeri çok yükselten gelişmeler yaşadım ve mutlu olmak adında dev bir adım atmış oldum.
Deneyin. Faydalarını kendi yaşamlarınızda deneyimleyin.
Sevgiyle..
afetidevran
0 yorum:
Yorum Gönder